Friday, June 12, 2015

Klasik sonrası Osmanlı mimarisi

SULTANAHMED KÜLLİYESİ VE CAMİİ (1609-17)
Banisi I. Ahmet olan camide, Eksenal bir düzenleme söz konusudur. Külliyenin fonksiyonel yapıları cami, hünkâr kasrı, medrese, mektep, darülkurra, türbe, sebil, darüşşifa, imaret (darülziyafe, fırın ve mutfak), dükkânlar, arasta, kira odaları, mahzenler ve evler şeklinde düzenlenmiştir. Mihrap eksenine göre konumlanan camide bu eksene dik bir medrese bulunurken evler külliye kuruluşunda yer alan önemli kişilere tahsis edilmiştir. Kıble tarafında oldukça fazla bir eğim vardır ve cami ile arasta arasında rampalı bir hünkâr kasrı inşa edilmiştir. Caminin avlu revakları ile son cemaat yeri revakları arasında çok fazla bir büyüklük farkı yoktur. 6 minaresi bulunan yapıda, Avlu ve cami içi ebat olarak birbirine eşit büyüklükte inşa edilmiştir. 4 bağımsız ayak üzerine askı kemeri ile bağlı pandantiflere oturan bir kubbesi ve 4 tarafı yarım kubbe ile çevrilidir. Yapıda, medresenin yanında I. Ahmed’in türbesi yer almaktadır.

YENI CAMI VE KÜLLİYESI (1598-1603)
Yapımı en uzun süren yapılardan biri olan camii 1661 de yeniden ele alınarak 1663 te tamamlanmıştır. Baniyesi III. Mehmed’in annesi olan Safiye Sultandır. Mimar Davut ağa inşaat projesine başladıktan sonra 1 sene sonra vefat emesi nedeni ile yapımının mimarisi ile Dalgıç Ahmet Çavuş ilgilenmiştir. Dönemin karışıklıkları yüzünden külliyenin yapımı 1661 yılına kadar sekteye uğramıştır. Yapının mimarisine baktığımızda Sinan ekolünden bir yapı olduğunu açıkça görmekteyiz. Planına baktığımızda tıpkı Şehzade camiinde olduğu gibi avlu ve harim kısmı kareye yakin dikdörtgen şemasına sahiptir. Medrese, türbe, darülkurra, sübyan mektebi, sebil, muvakkithane, kütüphane ve hamam yapıları şeklinde düzenlenmiştir. Cami yapısından, hünkâr kasrı, sebil, türbe ve çarsı yapıları günümüze gelmiştir. 


LALELI KÜLLİYESİ VE CAMİİ (1760-63)
Nuruosmaniye camiinde olduğu gibi barok bir düzenlemeye sahip olmasına rağmen farklılıklar gösteren camide. Külliyenin bütünü bir platform üzerinde yükseltilmiştir. Banisi III. Mustafa olan camide, mimari birçok kaynakta Tahir ağa olarak gösterilse de aslında Mimar Hacı Ahmet Paşadır. Bunun nedeni ise Hacı Ahmet ölünce Tahir ağanın mimar olarak yapının inşasına devam etmesinden dolayıdır. 1782’deki kitabede de bunu belirtmektedir. Cami, medrese, sebil, türbe, çeşme, muvakkithane, han, müezzin ve imamlara ait lojmanlar ve dükkânlardan oluşmaktadır. Cümle kapısı tamamen dönemin barok ve rokoko özelliklerini yansıtması bu dönemde mimari normların değişmeye başladığını göstermektedir.


ORTAKÖY CAMİİ (1853)
İskelenin bulunduğu koyun kuzey ucunda, deniz kenarında, Karaköy-Beşiktaş- Boğaz hattında yer alan anıtsal yapılardan biridir. Mimarı ünlü Balyan ailesinden olan Nikogos Balyandır. Banisi Sultan Abdülmecit olan yapı aynı zamanda büyük Mecidiye diye de adlandırılır. Dolmabahçe sarayının inşa edildiği yıllarda tamamlanmış ve yapı genelinde bir üslup birliği mevcuttur. Yapının cephedeki maniyerist yaklaşımları önemlidir. 1862’de, 1866’da ve 1908 senelerinde onarımlar gören yapıda, Ana ibadet hacmi kare bir plana sahiptir.


AKSARAY VALiDE CAMİİ VE KÜLLİYESİ (1869-71)
Aksaray meydanının kuzeybatısında Sultan Abdülaziz’in annesi tarafından yaptırılmıştır. Cami, mektep, sebil, çeşme, muvakkithane, türbe; bir de bunlara ek olarak imam, müezzin ve türbedar için konutları vardır. Yapının mimarları hakkında farklı görüşler öne sürülmüştür. Bazı kaynaklar yapının mimar olarak Pietro Monteni’yi yazarken, bazı kaynaklar ise Sarkis Balyan’ı işaret eder. Kütle biçimlenişi bakımından biraz farklılıklar bulunan camide yapının mimari planına baktığımızda kare bir tabana oturan alt yapı ve ön cepheyi tamamen kaplayan bir hünkâr kasrına sahip olduğunu görmekteyiz. Ana yapının 4 cephesinde yoğun bir süsleme programı vardır. Üçlü pencere açıklıkları her cephede 2 katlı olarak düzenlenmiştir. Mihrap cephesindeki alt sıra pencerelerde sager bırakılmış ve üçgen alınlıklar son derece süslü bir biçimde tasarlanmıştır.


YILDIZ HAMiDiYE CAMİİ (1885-86)
Ortada mihrap eksenine paralel dikdörtgen prizma söz konusudur ve bu prizmaya iki yandan bitişik, kanat şeklinde dikdörtgen prizmalar biçimlenmiştir. Ön cephede bir tepelik bulunmaktadır. Dikdörtgen prizmaya oturan yüksek kasnaklı bir kubbe bulunan camide iç mekânda kubbeyi taşıyan bağımsız ahşap taşıyıcılar bulunmaktadır. Cümle kapısından girildiğinde üstte bir galeri kati yer almakta ve kubbenin sembolik bir anlamı vardır.


Kaynakça
Osmanlı: Kültür ve sanat , Cem Oğuz Yeni Türkiye Yayınları, 1999
Osmanlı mimarlığında Sultan Ahmet Külliyesi ve sonrası (1609-1690 ) , Zeynep Nayır, İstanbul Teknik Üniversitesi. Mimarlık Fakültesi , İTÜ Mimarlık Fakültesi Baskı Atölyesi, 1975
The Art and architecture of Turkey, Ekrem Akurgal, Léo Hilber

Rizzoli, 1980

No comments:

Post a Comment