SULTANAHMED KÜLLİYESİ VE CAMİİ (1609-17)
Banisi I. Ahmet olan camide, Eksenal bir düzenleme söz konusudur.
Külliyenin fonksiyonel yapıları cami, hünkâr kasrı, medrese, mektep,
darülkurra, türbe, sebil, darüşşifa, imaret (darülziyafe, fırın ve mutfak), dükkânlar,
arasta, kira odaları, mahzenler ve evler şeklinde düzenlenmiştir. Mihrap
eksenine göre konumlanan camide bu eksene dik bir medrese bulunurken evler
külliye kuruluşunda yer alan önemli kişilere tahsis edilmiştir. Kıble tarafında
oldukça fazla bir eğim vardır ve cami ile arasta arasında rampalı bir hünkâr
kasrı inşa edilmiştir. Caminin avlu revakları ile son cemaat yeri revakları
arasında çok fazla bir büyüklük farkı yoktur. 6 minaresi bulunan yapıda, Avlu
ve cami içi ebat olarak birbirine eşit büyüklükte inşa edilmiştir. 4 bağımsız
ayak üzerine askı kemeri ile bağlı pandantiflere oturan bir kubbesi ve 4 tarafı
yarım kubbe ile çevrilidir. Yapıda, medresenin yanında I. Ahmed’in türbesi yer
almaktadır.
YENI CAMI VE KÜLLİYESI (1598-1603)
Yapımı en uzun süren yapılardan biri olan camii 1661 de yeniden
ele alınarak 1663 te tamamlanmıştır. Baniyesi III. Mehmed’in annesi olan Safiye
Sultandır. Mimar Davut ağa inşaat projesine başladıktan sonra 1 sene sonra
vefat emesi nedeni ile yapımının mimarisi ile Dalgıç Ahmet Çavuş ilgilenmiştir.
Dönemin karışıklıkları yüzünden külliyenin yapımı 1661 yılına kadar sekteye
uğramıştır. Yapının mimarisine baktığımızda Sinan ekolünden bir yapı olduğunu
açıkça görmekteyiz. Planına baktığımızda tıpkı Şehzade camiinde olduğu gibi
avlu ve harim kısmı kareye yakin dikdörtgen şemasına sahiptir. Medrese, türbe,
darülkurra, sübyan mektebi, sebil, muvakkithane, kütüphane ve hamam yapıları
şeklinde düzenlenmiştir. Cami yapısından, hünkâr kasrı, sebil, türbe ve çarsı
yapıları günümüze gelmiştir.
LALELI KÜLLİYESİ VE CAMİİ (1760-63)
Nuruosmaniye camiinde olduğu gibi barok bir düzenlemeye sahip
olmasına rağmen farklılıklar gösteren camide. Külliyenin bütünü bir platform
üzerinde yükseltilmiştir. Banisi III. Mustafa olan camide, mimari birçok
kaynakta Tahir ağa olarak gösterilse de aslında Mimar Hacı Ahmet Paşadır. Bunun
nedeni ise Hacı Ahmet ölünce Tahir ağanın mimar olarak yapının inşasına devam
etmesinden dolayıdır. 1782’deki kitabede de bunu belirtmektedir. Cami, medrese,
sebil, türbe, çeşme, muvakkithane, han, müezzin ve imamlara ait lojmanlar ve
dükkânlardan oluşmaktadır. Cümle kapısı tamamen dönemin barok ve rokoko
özelliklerini yansıtması bu dönemde mimari normların değişmeye
başladığını göstermektedir.
ORTAKÖY CAMİİ (1853)
İskelenin bulunduğu koyun kuzey ucunda, deniz kenarında,
Karaköy-Beşiktaş- Boğaz hattında yer alan anıtsal yapılardan biridir. Mimarı
ünlü Balyan ailesinden olan Nikogos Balyandır. Banisi Sultan Abdülmecit olan
yapı aynı zamanda büyük Mecidiye diye de adlandırılır. Dolmabahçe sarayının
inşa edildiği yıllarda tamamlanmış ve yapı genelinde bir üslup birliği
mevcuttur. Yapının cephedeki maniyerist yaklaşımları önemlidir. 1862’de,
1866’da ve 1908 senelerinde onarımlar gören yapıda, Ana ibadet hacmi kare bir
plana sahiptir.
AKSARAY VALiDE CAMİİ VE KÜLLİYESİ (1869-71)
Aksaray meydanının kuzeybatısında Sultan Abdülaziz’in annesi
tarafından yaptırılmıştır. Cami, mektep, sebil, çeşme, muvakkithane, türbe; bir
de bunlara ek olarak imam, müezzin ve türbedar için konutları vardır. Yapının
mimarları hakkında farklı görüşler öne sürülmüştür. Bazı kaynaklar yapının
mimar olarak Pietro Monteni’yi yazarken, bazı kaynaklar ise Sarkis Balyan’ı
işaret eder. Kütle biçimlenişi bakımından biraz farklılıklar bulunan camide
yapının mimari planına baktığımızda kare bir tabana oturan alt yapı ve ön
cepheyi tamamen kaplayan bir hünkâr kasrına sahip olduğunu görmekteyiz. Ana
yapının 4 cephesinde yoğun bir süsleme programı vardır. Üçlü pencere
açıklıkları her cephede 2 katlı olarak düzenlenmiştir. Mihrap cephesindeki alt
sıra pencerelerde sager bırakılmış ve üçgen alınlıklar son derece süslü bir
biçimde tasarlanmıştır.
YILDIZ HAMiDiYE CAMİİ (1885-86)
Ortada mihrap eksenine paralel dikdörtgen prizma söz konusudur ve
bu prizmaya iki yandan bitişik, kanat şeklinde dikdörtgen prizmalar
biçimlenmiştir. Ön cephede bir tepelik bulunmaktadır. Dikdörtgen prizmaya
oturan yüksek kasnaklı bir kubbe bulunan camide iç mekânda kubbeyi taşıyan
bağımsız ahşap taşıyıcılar bulunmaktadır. Cümle kapısından girildiğinde üstte
bir galeri kati yer almakta ve kubbenin sembolik bir anlamı vardır.
Kaynakça
Osmanlı: Kültür ve sanat , Cem Oğuz Yeni Türkiye Yayınları, 1999
Osmanlı mimarlığında Sultan Ahmet Külliyesi ve sonrası (1609-1690
) , Zeynep Nayır, İstanbul Teknik Üniversitesi. Mimarlık Fakültesi , İTÜ
Mimarlık Fakültesi Baskı Atölyesi, 1975
The Art and architecture of Turkey, Ekrem Akurgal, Léo Hilber
Rizzoli, 1980
No comments:
Post a Comment