Surname-i Hümayun'dan
bir sayfa
1582 de III. Murad’ın şehzadesi Mehmed için yaptırdığı sünnet töreni şenliklerini anlatan minyatürler, Nakkaş Osman denetindeki minyatür ustaları tarafından yaptırılmıştır. Surname-i Humayun olarak bilinen eser, İntizami tarafından yazılmıştır.Şenliğin tüm canlılığını görebildiğimiz bu minyatürler günümüzde, Osmanlı kültürel yapısına özgü bir belge niteliği kazanmışlardır.Şenliklerin yapıldığı dönem Osmanlı İmparatorluğu için bir çelişkiler dönemi olarak kabul edilmektedir. İmparatorluğun en geniş topraklarına sahip olduğu bu dönem bir taraftan da ayarı bozuk para çıkarılması, rüşvet gibi devlet yapısı ve işleyişindeki idari bozukluklara, diğer taraftan yeniçeri isyanları gibi imparatorluk otoritesindeki çözülmelere sahne olmuştur. Bu dönemde Osmanlı imparatorluğunun sınırları hala genişlemeye devam etse de askeri yönü kuvvetli olmayan III. Murad’ın hiçbir savaşta ordunun başında yer almaması dikkat çekicidir.Gerilemenin başladığı bir toplumsal yapıda Osmanlı İmparatorluğunun kaybolan siyasi etkinlik ve otoritesi, onun zenginlik ve itibarını ortaya çıkarmaya yönelik olmuştur. Askeri bir varlık göstermekten uzak olan III. Murad, Osmanlı İmparatorluğu’nun büyüklüğü ve ihtişamını Şehzade Mehmed’in sünnetini büyük bir ihtişamla kutlayarak yeniden dünyaya duyurmak istemişti. Önemli devlet görevlilerinin şenliklerin yürütülmesi ve düzenlenmesinde görevlendirilmesi de, bunları taşıdığı siyasi önemi belirtmektedir.Şenlikte Potlaç geleneğine özgü yapılan harcamalar ve alınan hediyeler kadar, bu görevlilerin de büyük bir titizlikle kaydedildiğini görüyoruz. Ayrıca Surname-i Humayun’da düğün törenleri boyunca yapılan etkinlikler, eğlence ve törenler detaylı bir şekilde kayıt edilmiştir. Surname’de minyatürlerin resimlenmesi Padişah ve Şehzadenin düğün yerine gitmek üzere büyük bir alayla yola çıkması ile başlamıştır. 14 Mayıs 1582’de İbrahim Paşanın sarayında resmen başlayan törenlerde Padişah saray divanhanesinin şahnişinde oturmuş, misafirler, sarayın meydana bakan cephesinde Kaptan-ı Derya Kılıç Ali Paşa’nın adamları tarafından inşa edilen ahşap seyirlik binasında düğün törenlerini izlemişlerdir. Minyatürlerde törenlerin yapıldığı meydandan kutsal kabul edilen ve bir bakıma düğünü kutsayan büyük yeşil kavuklarıyla seyyidler, geçit yapacak alayın önünde gösterilmişlerdir.Şenlikler boyunca müzik ve danslarıyla sazende ve hanendeler; kılıç, mızrak ve hançer gibi kesici silahları vücutlarına saplayarak izleyicileri şaşırtan serhadlar ve mesleklerini sergileyerek geçen çeşitli esnaf loncaları ve zanaatçılar gösterilmiştir. Burada tekerlekler üzerine yerleştirilen birçok kişinin çektiği dükkanlar, fırınlar, hamam ve benzeri maketler imparatorluğun zenginliğini temsil etmişlerdir.Nizami’nin yazdığı Surname-i Humayun metni 16. yüzyılda kaleme alınmış önemli bir belge olarak nitelenmiştir. Ancak her şeyden önce metnin bir edebiyat ürünü olması, tarihsel bir belge olarak kesinliği ile ilgili belirsizlikleri belirtmektedir. Surname-i Humayun’un Topkapı metni esnaf gruplarının arka arkaya yaptıkları geçişlerle Osmanlı imparatorluğun ekonomik ve toplumsal yaşamını ayrıntılı bir şekilde gözler önüne sermektedir. Bu metinde şenlik süresince esnaf loncalarının geçişindeki düzen ve bunların toplumsal konumlarına yer verilmiştir. Surname-i Humayun’da esnaf alaylarının anlatımı genellikle grupta yer alanların kıyafetleri ve yaptıkları gösterinin betimlenmesinden oluşur.Osmanlı Şenlikleri, en yüksek devlet görevlilerinden en küçük meslek alanlarında çalışanlara dek Osmanlı İmparatorluğunda toplumsal düzeninin bütünüyle yansıtıldığı bir gösteriye dönüşmüştür. Bu gösteri Osmanlı imparatorluğunun büyüklüğünü ve zenginliğini yabancı devletlere ve kendi halkına sergilemenin bir yoluydu. Nakkaş Osman’ın minyatür düzeninde mimari dekorlar, örme sütunlar ve obelisk kompozisyonun yatay ve dikey geometrik örgüsünü oluşturmaktadır. Kompozisyonun en alt çizgisine yerleştirilen obelisk ve örme sütunlar, aynı zamanda mekan derinliği hakkında bilgi vermektedir. Diyagonal elemanlar ise, sol ve sağ sahne bölümlerinde trübin girişi, cumba ve saçaklı localardır. Sağdaki geçit alanının derinliğini belirten diyagonaller, soldaki padişah sahnesinde, saray yapılarının arkasında yer alan mekan derinliğine işaret eden üstü saçaklı balkon motifiyle kuvvetlendirilmektedir.Antik döneme ait Normanların İngiltereyi istila etmesini anlatan Bayeux Halısında da benzer bir şekilde, olay ard arda değişik aşamalarda işlenmiştir. Burada da minyatürlerde olduğu gibi olayın dramatik anlatımı her anın kendi başına var olduğu bir şimdiki zaman ile ilgilidir. Bu ifade biçimi ve perspektif oluşumu bir dış gerçeklik yanılsaması yaratılmasını değil, mekanın anlaşılır bir şekilde sunulmasını amaçlamaktadır. Bu yaklaşımıyla Surname-i Hümayun minyatürleri Türk minyatür sanatında önemli katkılar sağlamıştır. Minyatürde ele alınan temanın elverdiği koşullar içinde zaman ve mekan bütünlüğünün sağlanması, Osmanlı minyatüründe o zamana kadar kullanılmayan yeni bir kompozisyon şeması ortaya çıkarmıştır. Ayrıca olayların ard arda gösterildiği bir eşzamanlılık bu sistemin temel özelliği sayılmıştır. Minyatürlerde aynı sayfanın içinde birçok mekanın canlandırıldığı eklektik bir anlayış görülmektedir. Duraklama döneminde Kanuni ile birlikte ortaya çıkan özneleşme sürecinin kültürel alandaki etkileri minyatüre de yansımıştır. Bu yansıma zamansal ve mekansal olanın, özne tarafından belirlenmesi ile görülmektedir. Olaylar özneye ve bulunduğu mekana göre aktarılmıştır.
Kaynakça:
*Banu Mahir,Osmanlı Minyatür Sanatı
*Nurhan Atasoy, Surname-i Humayun: Düğün Kitabı
*Halil İnalcık , Osmanlı İmparatorluğu Klasik Çağı (1300-1600)birlikte canlandırılan Padişah figürü sol üst köşede büyütülmüş ve diğer figürlerden ayrı olarak gösterilmeye başlanmıştır.
No comments:
Post a Comment