19.yüzyıl İnsanlık tarihi için önemli bir
dönüm noktasıdır. Sanayi Devrimi ve Endüstriyel devrimin hızla ivme kazanması,
yeni toplumsal sınıfların çıkmasına sebep olmuş, bununla birlikte siyasi
hareketlenmeler hızlanmıştır.Bu yüzyılda yaşanan hızlı değişimler ekonomik ve
siyasal alan düşünce sistemi ve kültür tarihinde de yeni gelişmeleri ortaya
çıkarmış, yeni sanat akımlarının doğmasına neden olmuştur.19. Yüzyılın en
önemli sanatçılarından biri olan Richard Wagner'de çağının düşünce yapısından
etkilenmiş ve bu da onun sanatında kendisini göstermiştir.
Romantik dönemin
mimarlarından olan Richard Wagner, besteci kimliğinin yani sıra müzik hakkında
teorileri ve yazılarında bulunması onun çok yönlü bir sanatçı olduğunu ortaya
koyar. Onu çağdaşlarından ayıran bir diğer noktası ise yapıtlarının döneminin
düşün dünyasından etkilenmiş olmasıdır. Özellikle Hegel, Schopenhauer,
Feuerbach yapıtlarınına biçim ve içerik olarak etki eder. Onun sanatına etki
eden filozoflardan biri olan Hegel, dramatik şiiri
sanatsal yaratımın en kusursuz örneği ve "tamamen gelişmiş ve
örgütlenmiş ulusal hayatın ürünü" olarak
tanımlaması, Schopenhauer'un irade üzerine analizleri, insani motivasyon
ve tutku üzerine fikirleri ve yazım tarzı Wagner'in yapıtlarında etkisini
gösterir. Wagner'in sanat tarihi içinde önemli bir yer kazanması bu düşünsel
etkisinin yanı sıra yenilikçi yapısıdır."Amacım her gittiğim yere yenilik
getirmek... Yarının tiyatrosuna buruk, acı bir tat vereceğim..."
diyen sanatçı, 1849'da "Geleceğin Sanat Yapıtı"
başlıklı devrimci metninde belirttiği gibi dramatik tiyatroya bir
alternatif geliştirir. Sanatı insanın ve insan doğasının ifadesi üstün bir
işlevi olan sanatın, türlerin tek tek her biri ile değil, ortak çabasıyla
yaşamı en iyi biçimde ifade edebileceğini ileri sürmüştür. Wagner’e göre
geleceğin sanatı, bir ortak sanat ürünü yani Sanatların birliği (
Gesamtkunstwerk) olmalıdır. Opera sanatını, Müzik, Dram, Plastik sanat
düzeninin hepsinin birden estetik bir uyum içinde içermesi nedeni ile birleşik
sanat ürünü olarak görmüştür. Opera şairin, aktörün, ressamın, bestecinin
sanatı bir araya gelir ve bir biçim yaratır; dram ise gerçek dünyayı,
müziği, biçimsel güzelliği ve duyguyu dile getirir.
Richard Wagner’in
geliştirdiği bu kavram ( Sanatların birliği), yalnızca Operayı değil Drama
sanatlarından, mimariye, plastik sanatlarına ve daha sonradan gelişecek olan sinemayı
da etkiler. Özellikle sinemanın, müzik, tiyatro, edebiyat ve plastik sanatları
da içerdiği için Wagner'in Gesamtkunstwerk kavramı ile ilişkilendirilebilir.
Kendisinden sonra gelen genç kuşak sanatçılarını etkileyen Wagner’in,
Sanatların Birliği kavramı günümüzde plastik ve drama – sahne
sanatlarında uygulanan önemli bir kavram olmuştur.
Tiyatro, sinema gibi
toplu sanat gösterilerinin bireylerin bilinçlenmesi açısından daha çok önem
kazanması sanatın, türlerin tek tek her biri ile değil, ortaklaşa çabasıyla
ortaya çıkabileceğini ve yaşamı en iyi biçimde ifade edebileceği
sanatçılar tarafından düşünülmüştür. Dinin ve milliyetçi unsurların
gösterilmesi veya propagandasının yapılmasının yasak olduğu bir dönemde sembolist
unsurlar ile ideallerini yansıtan, Sovyet Sinemasının en önemli
yönetmenlerinden biri olan Sergei Paradjanov'un filmlerinde ve özellikle de
Narların Rengi ( The Colour of Pomegrantes, 1968 ) adlı filminde farklı sanat dallarını
bir sentez içinde birleştirerek sanat yapıtına dönüştürmüştür. Metin ve
sahnelerin ön plana çıkması ve müziğin bir araç olarak kullanılmasının yanı
sıra Ermeni minyatür ve heykel sanatından alınan öğelerin bir dekor olarak
kullanıldığı filmde Wagner’in estetik anlayışının etkileri sıklıkla görülür.
Wagner'den sonra,
Gesamtkunstwerk, 20. yüzyılın başlarında ortaya çıkan sanat akımlardan biri
olan Bauhaus'un manifestosunda sıklıkla vurgulanan kavramlardan biridir.
Bauhaus mimaride olduğu kadar endüstriyel tasarım ve şehir planlama gibi
konularda yenilikler getirmiş, yeni bir mimari akım yaratarak, sanatın tüm
dallarını etkilemiştir. Sanat anlayışı olarak Mimarlık, ressamlık,
heykeltıraşlık ve zanaatı birleştirerek, fonksiyonel ve sanatsal ürünler
yaratmak istiyordu. Uygulamalı sanatlara ve sanatların birliğine inanan,
Bauhaus bildirisine göre tüm sanatların birleştiği en yüksek nokta binalardı, sanat
eserinde olduğu gibi bir bina da dış görünümü, iç tasarımı, bulunduğu yer
ve süslemeleriyle bir bütün olarak görülüp işlenmesi ile birlikte fonksiyonel
ve sanatsal ürünler yaratmak Bauhaus akımının temel özelliklerindendi.
Günümüzde Güncel
Plastik sanatlarda da Sanatların birliği kavramını kullanan ve kendisini bu
kavramın temsilcileri olarak gören sanatçılar vardır. Farklı disiplinlerden
beslenerek, eserler üreten bu sanatçılara bir performans sanatçısı olan Nezahat
Ekici örnek gösterilebilir. Nezahat Ekici'nin performansları genel
olarak bütünsel sanat anlayışında (Gesamtkunstwerk) tasarlanmıştır.
Sanatçı kendi bedenini kullanması yanı sıra
mekânları enstalâsyon kurgusuyla hazırlamaktadır. Müzik, Heykel, Video
gibi çeşitli sanat dallarını sentezler. Çağdaş bir diğer sanatçımız olan
Sarkis'de tıpkı Nezahat Ekici gibi farklı sanat dallarını sentezler. Video, performans,
enstalasyon gibi biçimler kullanan sanatçı ışık, hareket, yazınsal ve
müzikal parçalar ile plastik sanatların geleneksel disiplinlerini tamamlayarak
yapıtını Gesamtkunstwerk'e, yani bütüncül bir sanat yapıtına
dönüştürür.
Tuğçe Naz Fırat
No comments:
Post a Comment