Endüstri Devrimi ile
birlikte özellikle teknolojik alanındaki gelişmeler iktisadi ve toplumsal
koşulların değişmesine, yoğun bir biçimde kentleşme ve yeni toplumsal
sınıfların çıkmasına neden olmuştu. Makineleşme ve mekanik alandaki gelişmeler
fabrikaların yaygınlaşması ve kırsal kesimden kente doğru göç yeni bir sınıfa
yani işçi sınıfının ortaya çıkmasını sağlar. Fakat üretimdeki devasa artış aynı
zamanda bu sınıfın yaşam koşullarını olumsuz olarak etkilemesine neden olduğunu
bilmekteyiz. Yine aynı şekilde teknolojik gelişmeler ile birlikte 19. yüzyılda
ortaya çıkan ve 20. yüzyılda daha fazla gelişen bir sanat dalı olan sinema da
sanatın diğer dalları gibi döneminin toplumsal koşullarından etkilenmiş ve
yönetmenler toplumsal bir güç ve anlatım için bir araç olarak gördüğü
filmlerinde bunu yansıttılar. Sinemanın en orijinal isimlerinde biri olan
Charlie Chaplin'in Modern Zamanlar adlı filminde döneminin koşullarını kendi
bakış açısıyla hiciv ettiği önemli bir film çekmiştir.20. yüzyılda
Makineleşmenin daha hızlı bir biçimde yoğunlaşması, bu çok hızlı değişim ve
monoton bir şekilde sürekli olarak tekrarlanması ve makinelerin hızla bir
biçimde insan hayatına girmesi ile bunun yarattığı psikolojik tahribat filmde
en çok vurgulanan temadır. Modern kapitalizme karşı bir hiciv yapılan bu filmde
ilk sahne önce koyunların geçişinin metrodan çıkan insan sürülerine benzetmesi
Endüstrileşme ve dolayısı ile kapitalizmin biz insanları ne olarak gördüğüne
dair bir gönderme yapılmış. Chaplin’in oynadığı işçi karakteri ve fabrika
bildiğimiz üzere bugünde hemen yanı düzene sahip olan bir fabrika sistemini
anlatıyor. Bildiğimiz üzere fabrikanın bir sahibi yani patron ve onlara yüksek
kar getirmesi için yoğun tempoda çalışan işçi sınıfı ve onları gözetleyip
uyaran ve patronun emirlerini yerine getirmeye çalışan denetmen görevliler yer
alır. Yüksek üretiminin getireceği yüksek kazanç anlamına gelmesi işçilerin
daha çok çalışması anlamına gelmektedir. Dolayısıyla patronlarına daha çok kar
getirmesi için çalışan işçiler gösterilirken patronun puzzle yapması patron
sınıfına ufak bir gönderme yapmaktadır. İşçi sınıfı onlar için hiçbir anlam
ifade etmemekte sadece sistemin çarkları içinde ufak dişliler şeklinde sürekli
olarak işlemektedir. Makinelerin insanların yararı için geliştirilmesi,
teknolojik anlamda önemli iken zamanla İnsan makinelerin esiri olmaktadır.
Dolayısı ile İnsanlar makinelerin efendisi iken artık makineler pozisyon
değiştirerek kendisini var eden insanın efendisi olmuşlardır. Fabrika içindeki
beraber çalıştıkları aletler gibi zamanla " Makineleşen " insanlarda
monotonlaşmakta, bir an için bir birey olduklarını hatırlaması, bu yüksek rant
için önemli bir tehlike oluşmasına neden olabileceği için, İşçilerin kamera
veya benzeri bir aygıtla gözlemlenmesi sistemin devamı için önemlidir.
Chaplin’in ufak bir sigara molası vermesi ve mekândan ayrılması üzerine patron
Chaplin'in sigara içtiği mekânda belirerek ona işine tekrar geri dönmesini
söylemesine neden olur, bu sahne bana aynı zamanda İngiltere'de işçi kesiminin
kötü yaşam koşullarını betimleyen Jack London'ın Uçurum İnsanları adlı
romanındaki işçilerin dinlenmesinin yasak olduğu ve işçilerin dinlenip
uyumamalarını engelleyen görevlileri hatırlattı. Kapitalist sistem teknolojik
devrimi gözetleme veya kamera mekanizmasında oluğu gibi kendi çıkarı için
kullanır.
Teknolojik gelişmelerin
çok çabuk değişimlere yol açtığı filmde Chaplin makinelerin hızına ayak
uyduramasına rağmen fabrikadaki sistem çok hızlı bir şekilde işler.19.yüzyılın
ikinci yarısından itibaren başlayan Teknolojik gelişmeler 20. yüzyılda da devam
etmektedir, hızla gelişen teknoloji yeni icatları toplumun hizmetine sunmakta
ve toplumun bu hıza ayak uyduramayarak bocalaması filmde sıkça hiciv edilir.
Patronun büyük bir olasılıkla işçilerin yemek yeme molasından tasarruf etmek
için kullanmak istemediği yemek yedirme makinesi buna örnek olarak verilebilir.
Aygıtın önceleri pratik ve kullanışlı bir mekanizma olarak çalışması daha
sonraları Chaplin’i de kontrol ederek makinenin hızına yetişememesi, kullanışlı
ve pratik olmadığı anlaşılması üzerine terk edilmiştir. Düzene ayak uydurmakta
zorlanan, çok monoton ve sürekli olarak tekrarlanmakta olan fabrikadaki düzenin
artık kaldıramayacağı düzene gelmesi İşçi rolündeki Chaplin'in psikolojisinin
bozulmasına yol açmasına ve akıl hastanesine yatırılmasına sebep olur.
Chaplin’in hastaneden çıkışı ve kamyonun arkasından yürüyerek iade etmeye
çalıştığı kırmızı bayraklı sahne dönemin siyasi ve toplumsal olaylarına bir
göndermedir. Proletarya’nın kapitalizme karşı bir silahı olan grev sınıf
savaşlarında pek sık kullanılan bir yöntemdir ve işçi sınıfı bu silahı etkili
bir biçimde kullandığında Kapitalist sistemi sekteye uğrattığını tarihten ve
günümüzden de bilmekteyiz. Filmdeki işçi kesiminin kötü çalışma koşullarının
gösterilmesinin ardından işçilerin örgütlenerek haklarını korumak için
düzenlediği yürüyüşle devam eder. Fakat bu yürüyüş fabrikalardaki denetmen
elemanlarının işçileri uyarıp eski düzenin tekrar devam etmesini ve
bozulmamasını amaçladığı gibi bu sefer polis veya güvenlik güçleri olaya el
koyar. Endüstri devrimi ile başlayan sınıf savaşlarının burada var olduğunu ve
devam ettiğini görmekteyiz burada mücadele edenler işçi sınıfı ve kapitalist
sermayenin bir çatışması olarak devam eder. Toplumsal düzenin sağlanması ise tekrardan
kalabalığın dağılması ve traji-komik bir biçimde lideri olduğunu düşündükleri
Chaplin'in ceza almasına yol açar. Kanunlar toplumu yöneten sınıf tarafından
yazılır ve uygulanır ve diğer sınıflarında buna uyması beklenir, uymayanlar
cezalandırılır ve düzen aynı şekilde devam eder. Daha sonraki sahnelerde ortaya
çıkacak ve Chaplin'in kız arkadaşı olan filmin bir diğer oyuncusu Paullette
Goddard'da Chaplin gibi Toplumsal sınıfın en altında kalan kişilerden biridir
ve hayatını devam ettirmek için hırsızlık yapar. Kentlerdeki toplumsal
yığılmaların bir ürünü olan işsizlik sanayileşme ve kapitalizmin bir diğer acı
yüzüdür. Yoğun biçimdeki sanayileşme ve kırsal kesimde yaşayan insanın ekonomik
ve sosyal nedenlerle Kentlere doğru göç etmesi hızlı, sancılı ve çarpık bir
düzeni var eder. Toplumdaki ekonomik döngü içinde yer alamadığı için dolayısı
ile işçi sınıfından daha kötü şartlara sahiplerdir. Babasının işsiz olması ve
evdeki evin diğer üyeleri hayatta kalabilmek için hırsızlığa başvuran kimsesiz
kız rolündeki Paullette Goddard, Kapitalist toplum içindeki en alt tabakanın
yaşam koşullarını betimler. Filmde gösterilen bir diğer sosyal sınıf ise orta
kesim betimlemesidir. Chaplin’in ve P. Goddard'ın çeşitli vesilelerden sonra
tanışması ve bir ikon haline gelen eşini işe uğurlayan eş modeli, bahçeli bir
eve sahip ve mutlu bir görüntü çizen orta kesim diye adlandırabileceğimiz yaşam
modeline sahip olmak istemeleridir. Hızlı ve çabuk bir şekilde oluşan kentleşme
barınma sorununu da beraberinde getirmiştir. Çiftin arzusu belki de alt
tabakadan bir üst tabakaya geçerek bir ev sahibi olmak arzusudur. Chaplin’in
bir gece bekçisi olarak iş bulması ile devam eden filmde, Şehirleşme ile
Kentlerde ortaya çıkan yeni bir mekân olan Süpermarketi gösterir. Süpermarketin
her bir katı farklı alanlardaki tüketim maddelerinin sergilendiği yemek
reyonundan, oyuncaklara, elbiselerden daha birçok tüketim maddesinin satıldığı,
Modern Endüstriyel Kapitalizmin simgelerinden biridir.
Dikkatimi çeken bir
diğer sahnede Metruk eve taşınma sahnesidir. Paullette Goddard'ın bulduğu bu
ev, alt tabakanın o dönemde barınma şartlarını temsil eden ufak bir barınma
yeridir. Eşyalar kırık, dökük ve ev kullanılamaz bir vaziyette olmakla beraber
yemek sırasında ekmeğin kalın kesilerek doyulmaya çalışılması yine
proletarya’nın hayat şartlarını betimler. Önceki çalıştığı fabrikadaki işe
benzer bir iş bulan Chaplin, tekrar makineleşmenin ve makinelere ayak
uydurmakta çok güçlük çeker ve sonunda ustası " Sistemin çarkları " altında
kalır. Bu Fabrikadaki düzende önceki çalıştığı yerin arasında pek fark yoktur.
Çarkların altında kalan usta verilen yemek molasını aksatmaz ve çarklıların
arasından Chaplin'in yardımı ile yemeğini yer ve daha sonra kurtulur. Tekrar
Grev ve ardından gelen Polis müdahalesi Sistemin bir döngüsüdür, İktisadi ve
Sosyal çatışmaları temsil eder. Başka bir iş sektöründe şanslarını deneyen çift
kısmi başarıdan sonra kızın peşine düşen devlet yetkililerinin takibi sonunda
baltalanır. Fakat filmin sonundaki mesaj çarpıcıdır." Eğer Uygarlık insana
bundan başka bir şey veremiyorsa, o zaman geri dönüş, kaçınılmazdır. "
No comments:
Post a Comment