Rönesans ve Reform
hareketleri ile başlayan süreç ile Avrupa ilmi ve Teknolojik alanlarda
ilerlemeye başlamış ve coğrafi kesifler ile Yeni Dünyadan Altın ve Gümüş
getirerek zenginleşmeye başlamıştı.1450'de Johannes Gutenberg, Johannes Füst
ile birlikte metal harflerle basım tekniğini bularak İncili daha hızlı bir şekilde
çoğalarak okurlara ulaşmasını sağlayan matbaacılık faaliyetleri zamanla bilimin
aşamalı olarak gelişmesi ile birlikte daha geniş kitlelere ulaşmasını sağlayarak
el yazması eserlere oranla daha düşük fiyatlar ile daha geniş kitlelere yayılmasına
neden olur. Bu gibi gelişmeler ile Avrupa bilimsel ve kültürel olarak Dünyanın diğer
bölgelerinden ayrışmaya başlar. Buna karşılık Osmanlı imparatorluğuna baktığımızda
Coğrafi keşiflerin ekonomiye olumsuz etkilerinin yani sıra eğitim alanında da
bir çöküşe doğru gidildiğini görmekteyiz. Medreselerin eğitim programlarından
Aklî ve müspet bilimler çıkarılarak daha ağırlıklı olarak dinî, hukukî
bilimlerinin öğretilmesine başlayan süreç ile Osmanlı Bilim dünyasındaki gelişmeleri
takip edemeyip gerileyip eğitim bozulmaya başlamıştı. İspanyolların coğrafi
kesifleri ile eline gecen Meksika ile Peru'da çok değerli altın ve gümüş
madenleri ile bu değerli madenleri Avrupa’ya taşıması ile dünya ekonomik
tarihinde önemli sarsıntılara neden olmuş bunun bir uzantısı olan Osmanlıdaki
1593 senesinde meydana gelen büyük enflasyon Osmanlı maliyesini büyük sıkıntıya
düşürmüş ve daha önce Osmanlı toplumunun asker ve reaya olarak bilmediği bir
enflasyon paniği ve fiyatlarda büyük artışlar ile ekonominin sarsılmasına yol açmıştır.
1593-1606 arasındaki Uzun Harp dönemi ile başlayan başarısızlıkla sonuçlanan 2. Viyana Kuşatması ve Avrupalı Hıristiyan müttefiklerin zaferi ile sonuçlanan savaşlar sonunda Osmanlı tarafının bariz bir şekilde ateşli silâhların kullanımında geri kalışı ve Karlofça Antlaşması (1699) ile Pasarofça Antlaşması (1718) neticesinde Osmanlı Devleti öncelikle büyük toprak kaybına uğramış ve Batı’nın askeri taktik ve teknoloji alanındaki üstünlüğünü kabul edip özellikle bu alanda yapılan reformlarla kendini ıslah etmeyi amaçlamıştır.
Batı örnek alınarak askeri alanda önemli reformlar gerçekleştirilmesinin yanı sıra, Ordu için gereksinim duyulan askerlik eğitimi ve mühendislik eğitimi için Osmanlıların Batı harp tekniklerini Batı'dan getirttiği Humbaracı Ahmed Pasa, Baron de Tot, Fransız Bertrant ve İsveçli Ohsson gibi Avrupalı uzmanlar ordunun ıslahı ile görevlendirilmiş ve onların tavsiyeleri doğrultusunda Mühendishane-i Bahri-i Hümayun (1776), Mühendishane-i Berri-i Hümayun (1795), gibi askeri okullar açılmıştır. II. Mahmud (1808-1839) döneminde ise Yeniçeri Ocağı tasfiye edilmiş ve kıyafet alanında Batının örnek alınarak gerçekleştirdiği reformlarla Batılılaşma hızla devam etmiştir. III.Selim Dönemi’nde de olduğu gibi yine, Mekteb-i Harbiye-i Şahane (1834), askeri cerrah yetiştirmek için gereken tıp eğitimi için Tıbhane-i Amire (1827) gibi modern askeri okullar açılmış ve Askerî amaçla da olsa bu dönemde ilk kez öğrenim için Avrupa'ya çok sayıda öğrenci gönderilmiş ardından 2 Eylül 1869 tarihinde Maarif-i Umumiye nizamnamesi ile ilk ve orta tedrisatın düzenlenmesi ile eğitim batili modeller göz önüne alınarak yapılandırılmıştır.
Siyasi modernleşme bağlamında Mustafa Reşit Paşa tarafından kaleme alınan ve 3 Kasım 1839 yılında, Gülhane Parkı’nda okunarak ilan edilen Gülhane Hattı-ı Hümayun’u (Tanzimat Fermanı) sayesinde Müslim ve gayrimüslim tebaanın arasında eşitlik sağlanmış, vergi ve askeri yükümlülükler belli esaslara dayandırılarak düzenli hale getirilmiş ve yöneticilerin can ve mal güvenliği korunmuştur. 19.yy. Osmanlı’nın siyasi hayatında, Gülhane Hattı-ı Hümayun’un yanı sıra Islahat Fermanı( 1856) ile Gayrimüslimlerde tıpkı Yöneten kesim yani Müslümanlar gibi resmen devlet hizmetinde çalışmaya başlamışlardır. Örneğin Osmanlı devletinin ilk Ermeni bakanı, 1867-68’de Nafıa Nazırı (Bayındırlık Bakanı) olan Krikor Agaton Efendi ve 1878'de Hariciye Nezareti (Dışişleri Bakanlığı) görevine atanan Rum Aleksandar Karatodori Paşa bu göreve getirilen ilk gayrimüslim olmuşlardır. Tanzimat ile başlayan bu siyasal yenileşme ve reformlar sureci 23 Aralık 1876’da Kanun-i Esasi’nin ilan edilmesi ve I.Meşrutiyet ile devam etmiştir
Batılılaşma, belirtilen bu boyutlarıyla mimaride, heykel sanatında, resimde, müzikte ve Osmanlı edebiyatına da yansır. Batılılaşma donemi edebiyatına baktığımızda, Tanzimat fermanı ile beraber edebiyatta da batıya yönelmeye başlar. Gazete, Hikâye, Tiyatro, Makale, Roman gibi edebi batıya özgü yazım türleri de edebiyatımızda kullanılmaya başlanılır. Bir yayın organı olarak 1831 de çıkmaya başlayan Takvim-i Vekâyi ve yarı resmi olarak 1840 senesinde İngiliz Churchill tarafından Ceride-i Havadis, Tercüman-ı Ahvâl (1860) gibi gazeteler yayınlanmaya başlamış. Türk edebiyatı romanla ilk defa 1859 da karşılaşır. Yusuf Kâmil Paşa, Fenolen’in Telemak adlı romanı tercüme etmiş ve Edebiyatımızda İlk hikâye olma özelliği taşıyan Ahmet Mithat Efendi Letaif-i Rivayet’i yazmış ve Edebiyatımızın önemli figürlerinden olan Şinasi edebiyatımızdaki ilk Tiyatro olma özelliğini taşıyan Sair Evlenmesini yazmıştır.
19.yy Osmanlı mimarisine bakılacak olursa, tabii bir sonuç olarak Batı karakterli unsurlar, inşa edilen yapılarda görülmeye başlamıştır. Batılılaşma hareketlerinin başladığı 18.yy’da, mimaride Batı mimarisi kaynaklı Barok ve Rokoko akımları kendini gösterir. Örnek olarak 1748 senesinde I. Mahmut döneminde yapımına başlanan ve 1755 senesinde Sultan III Osman döneminde tamamlanan Nuruosmaniye camii Barok özellikler taşıması ve Osmanlı Klasik donemi mimarisi, Sinan Ekolünden kopuşu göstermesi acısından önemlidir. Batılılaşma donemi özellikleri taşıması acısından bir diğer önemli yapı olan Laleli Camii (1760-63) Nuruosmaniye camiinde olduğu gibi barok bir düzenlemeye sahiptir. Cümle kapısı tamamen dönemin barok ve rokoko özelliklerini yansıtması bu dönemde mimari normların değişmeye başladığını göstermektedir. Batılılaşmanın mimariye yansıması 19.yüzyılda da yoğun bir şekilde devam etmiştir. Avrupa ile Osmanlı arasında adeta bir köprü görevi gören gayri Müslim mimarlar Osmanlı mimarlığında önemli bir rol oynamış ve Çırağan Sarayı, Dolmabahçe Sarayı, Beylerbeyi Sarayı, Ortaköy Camii gibi yapıları Mimarlık tarihimize kazandırmışlardır.
1593-1606 arasındaki Uzun Harp dönemi ile başlayan başarısızlıkla sonuçlanan 2. Viyana Kuşatması ve Avrupalı Hıristiyan müttefiklerin zaferi ile sonuçlanan savaşlar sonunda Osmanlı tarafının bariz bir şekilde ateşli silâhların kullanımında geri kalışı ve Karlofça Antlaşması (1699) ile Pasarofça Antlaşması (1718) neticesinde Osmanlı Devleti öncelikle büyük toprak kaybına uğramış ve Batı’nın askeri taktik ve teknoloji alanındaki üstünlüğünü kabul edip özellikle bu alanda yapılan reformlarla kendini ıslah etmeyi amaçlamıştır.
Batı örnek alınarak askeri alanda önemli reformlar gerçekleştirilmesinin yanı sıra, Ordu için gereksinim duyulan askerlik eğitimi ve mühendislik eğitimi için Osmanlıların Batı harp tekniklerini Batı'dan getirttiği Humbaracı Ahmed Pasa, Baron de Tot, Fransız Bertrant ve İsveçli Ohsson gibi Avrupalı uzmanlar ordunun ıslahı ile görevlendirilmiş ve onların tavsiyeleri doğrultusunda Mühendishane-i Bahri-i Hümayun (1776), Mühendishane-i Berri-i Hümayun (1795), gibi askeri okullar açılmıştır. II. Mahmud (1808-1839) döneminde ise Yeniçeri Ocağı tasfiye edilmiş ve kıyafet alanında Batının örnek alınarak gerçekleştirdiği reformlarla Batılılaşma hızla devam etmiştir. III.Selim Dönemi’nde de olduğu gibi yine, Mekteb-i Harbiye-i Şahane (1834), askeri cerrah yetiştirmek için gereken tıp eğitimi için Tıbhane-i Amire (1827) gibi modern askeri okullar açılmış ve Askerî amaçla da olsa bu dönemde ilk kez öğrenim için Avrupa'ya çok sayıda öğrenci gönderilmiş ardından 2 Eylül 1869 tarihinde Maarif-i Umumiye nizamnamesi ile ilk ve orta tedrisatın düzenlenmesi ile eğitim batili modeller göz önüne alınarak yapılandırılmıştır.
Siyasi modernleşme bağlamında Mustafa Reşit Paşa tarafından kaleme alınan ve 3 Kasım 1839 yılında, Gülhane Parkı’nda okunarak ilan edilen Gülhane Hattı-ı Hümayun’u (Tanzimat Fermanı) sayesinde Müslim ve gayrimüslim tebaanın arasında eşitlik sağlanmış, vergi ve askeri yükümlülükler belli esaslara dayandırılarak düzenli hale getirilmiş ve yöneticilerin can ve mal güvenliği korunmuştur. 19.yy. Osmanlı’nın siyasi hayatında, Gülhane Hattı-ı Hümayun’un yanı sıra Islahat Fermanı( 1856) ile Gayrimüslimlerde tıpkı Yöneten kesim yani Müslümanlar gibi resmen devlet hizmetinde çalışmaya başlamışlardır. Örneğin Osmanlı devletinin ilk Ermeni bakanı, 1867-68’de Nafıa Nazırı (Bayındırlık Bakanı) olan Krikor Agaton Efendi ve 1878'de Hariciye Nezareti (Dışişleri Bakanlığı) görevine atanan Rum Aleksandar Karatodori Paşa bu göreve getirilen ilk gayrimüslim olmuşlardır. Tanzimat ile başlayan bu siyasal yenileşme ve reformlar sureci 23 Aralık 1876’da Kanun-i Esasi’nin ilan edilmesi ve I.Meşrutiyet ile devam etmiştir
Batılılaşma, belirtilen bu boyutlarıyla mimaride, heykel sanatında, resimde, müzikte ve Osmanlı edebiyatına da yansır. Batılılaşma donemi edebiyatına baktığımızda, Tanzimat fermanı ile beraber edebiyatta da batıya yönelmeye başlar. Gazete, Hikâye, Tiyatro, Makale, Roman gibi edebi batıya özgü yazım türleri de edebiyatımızda kullanılmaya başlanılır. Bir yayın organı olarak 1831 de çıkmaya başlayan Takvim-i Vekâyi ve yarı resmi olarak 1840 senesinde İngiliz Churchill tarafından Ceride-i Havadis, Tercüman-ı Ahvâl (1860) gibi gazeteler yayınlanmaya başlamış. Türk edebiyatı romanla ilk defa 1859 da karşılaşır. Yusuf Kâmil Paşa, Fenolen’in Telemak adlı romanı tercüme etmiş ve Edebiyatımızda İlk hikâye olma özelliği taşıyan Ahmet Mithat Efendi Letaif-i Rivayet’i yazmış ve Edebiyatımızın önemli figürlerinden olan Şinasi edebiyatımızdaki ilk Tiyatro olma özelliğini taşıyan Sair Evlenmesini yazmıştır.
19.yy Osmanlı mimarisine bakılacak olursa, tabii bir sonuç olarak Batı karakterli unsurlar, inşa edilen yapılarda görülmeye başlamıştır. Batılılaşma hareketlerinin başladığı 18.yy’da, mimaride Batı mimarisi kaynaklı Barok ve Rokoko akımları kendini gösterir. Örnek olarak 1748 senesinde I. Mahmut döneminde yapımına başlanan ve 1755 senesinde Sultan III Osman döneminde tamamlanan Nuruosmaniye camii Barok özellikler taşıması ve Osmanlı Klasik donemi mimarisi, Sinan Ekolünden kopuşu göstermesi acısından önemlidir. Batılılaşma donemi özellikleri taşıması acısından bir diğer önemli yapı olan Laleli Camii (1760-63) Nuruosmaniye camiinde olduğu gibi barok bir düzenlemeye sahiptir. Cümle kapısı tamamen dönemin barok ve rokoko özelliklerini yansıtması bu dönemde mimari normların değişmeye başladığını göstermektedir. Batılılaşmanın mimariye yansıması 19.yüzyılda da yoğun bir şekilde devam etmiştir. Avrupa ile Osmanlı arasında adeta bir köprü görevi gören gayri Müslim mimarlar Osmanlı mimarlığında önemli bir rol oynamış ve Çırağan Sarayı, Dolmabahçe Sarayı, Beylerbeyi Sarayı, Ortaköy Camii gibi yapıları Mimarlık tarihimize kazandırmışlardır.
Ayrıca Müzik alanında
da önemli gelimseler kaydedilmiş ve Donizetti'nin bando şefi olarak
görevlendirilmesi ve bestelemiş olduğu "Mecidiye" marşını resmî marş
olarak kabul edilmesi ve ilk Muzika-i Hümayun okulunun kuruluşu bu döneme
rastlar.
Batılılaşma döneminin önemli figürlerinden biri olan 28 Mehmet Çelebi'nin Paris'te Diplomatik nedenlerden dolayı bulunduğu sırada hazırladığı rapor 1721 de basılması kültür tarihimiz için önemlidir. Askeri birimler, eğitim sistemi ve Avrupa uygarlığı hakkında bilgi içeren bu raporda ayrıca sanat anlamında da bilgiler içermekteydi. Batinin Osmanlıya ve Osmanlının bati ile temasları sonucunda bati kültürü ve yasam bicimi Osmanlı elit kesimini etkilemeye başlar. Bunun sonucu olarak Yazılan elyazmalarını resimlemek amacı ile kullanılan minyatür sanatı Matbaanın, İbrahim Mutefferika ile başlaması ve sonraki yüzyıllarda etkinlik kazanmaya başlaması ile etkisini kaybetmeye başlamıştır. 18.yy’da Yapıların üzerine betimlenen duvar resimleri donemin sanat beğenisini göstermesi acısından önemlidir. Avrupa’daki taze sıva üzerine boyalarla yapılan Fresko tekniğini yerine Osmanlıda Teknik olarak kalem isi tekniği yani kuru sıva veya ashap üzerine tutkal yada su ile karıştırılan boyalarla resim yapılmakta idi. Ağırlıklı olarak manzara veya natürmortlar yapıldığı Kalem isi duvar nakkaşlığında bitkisel ve geometrik motiflerden oluşan bezemeler betimlenmiştir. Daha sonraki yüzyıllarda Askeri ressamlar ve Osman Hamdi gibi resim sanatının önemli figürleri yağlıboya tekniği ilen tuval üzerine resmin gelişiminde önemli katkılarda bulunmuşlardır.
Batılılaşma döneminin önemli figürlerinden biri olan 28 Mehmet Çelebi'nin Paris'te Diplomatik nedenlerden dolayı bulunduğu sırada hazırladığı rapor 1721 de basılması kültür tarihimiz için önemlidir. Askeri birimler, eğitim sistemi ve Avrupa uygarlığı hakkında bilgi içeren bu raporda ayrıca sanat anlamında da bilgiler içermekteydi. Batinin Osmanlıya ve Osmanlının bati ile temasları sonucunda bati kültürü ve yasam bicimi Osmanlı elit kesimini etkilemeye başlar. Bunun sonucu olarak Yazılan elyazmalarını resimlemek amacı ile kullanılan minyatür sanatı Matbaanın, İbrahim Mutefferika ile başlaması ve sonraki yüzyıllarda etkinlik kazanmaya başlaması ile etkisini kaybetmeye başlamıştır. 18.yy’da Yapıların üzerine betimlenen duvar resimleri donemin sanat beğenisini göstermesi acısından önemlidir. Avrupa’daki taze sıva üzerine boyalarla yapılan Fresko tekniğini yerine Osmanlıda Teknik olarak kalem isi tekniği yani kuru sıva veya ashap üzerine tutkal yada su ile karıştırılan boyalarla resim yapılmakta idi. Ağırlıklı olarak manzara veya natürmortlar yapıldığı Kalem isi duvar nakkaşlığında bitkisel ve geometrik motiflerden oluşan bezemeler betimlenmiştir. Daha sonraki yüzyıllarda Askeri ressamlar ve Osman Hamdi gibi resim sanatının önemli figürleri yağlıboya tekniği ilen tuval üzerine resmin gelişiminde önemli katkılarda bulunmuşlardır.
Kaynaklar
1 Cumhuriyet öncesi ve sonrası matbaa ve basın sanayii : Alpay Kabacalı 1998
2 Cehaletin Eserleri : Celal Şengör : Bilim Teknoloji (Cumhuriyet) sayı:1258
3 Tarih Sohbetleri Yılmaz Öztuna : Ötüken,1998.
4 Feodal Toplumdan Yirminci Yüzyıla : Leo Huberman
5 Genel Türk tarihi, 6 : Hasan Celâl Güzel, Ali Birinci , Yeni Türkiye, 2002
6 Yahya AKYÜZ:Türk Eğitim Tarihi s:66–73 İstanbul, 1999
7 A Military History of the Ottomans: From Osman to Atatürk : Mesut Uyar,Edward J. Erickson
8 Türkiye Teşkilat
ve İdare Tarihi : İlber Ortaylı
9 Türkiye^de kültür
buhranı: sebepleri ve çareleri : Nahid Dinçer
10 Tarihimiz ve biz :
İlber Ortaylı
11 Ottoman Civil
Officialdom: A Social History By Carter Vaughn Findley
12 Essays in Ottoman and Turkish History,
1774-1923: The Impact of the West
: Roderic H. Davison
13 Resimli Turk Edebiyati Tarihi : Nihat Sami Banarli
14 Tanzimat dönemi
edebiyatı : Saadettin Yıldız
15 Johannes
Gutenberg: Printing Press Innovator : Sue Vander Hook
16 Osmanlı'yı Yeniden
Keşfetmek : İlber Ortaylı
17 Osmanlı mimarisi :
Doğan Kuban
18 Tanzimat: değişim
sürecinde Osmanlı İmparatorluğu : Halil
İnalcık, Mehmet Seyitdanlıoğlu
19 Donizetti Paşa :
Emre Aracı
20 The Music Makers
in Turkey : Ahmet Say
21 Batılılaşma
döneminde Türk resim sanatı, 1700-1850 : Günsel Renda
22 Ottoman Painting:
Reflections of Western Art from the Ottoman Empire to the Turkish Republic :
Wendy M. K. Shaw
No comments:
Post a Comment