Sunday, February 13, 2011

Andy Warhol(1928-1987)

Mavi Marilyn


Asıl adı Andrew Warhola olan sanatçı, ABD’ye Çekoslovakya’dan göç eden bir ailenin oğludur. Carnegie Teknoloji Enstitüsü’nde sanat ve tasarım eğitimi gören Warhol, 1950’li yıllarda New York’ta dergilere yaptığı illüstrasyonlarla moda dünyasında tanınmış bir isimken 1960’larda resme yönelmiş, reklam imgelerini çağrıştıran resimleriyle dikkat çekmiştir. Serigrafi tekniğiyle yaptığı resimlerinde seri üretilmiş tüketim nesnelerini, Marilyn Monroe gibi film yıldızlarını ya da gazete sayfalarından olay fotoğraflarını yine seriler halinde ele alan Warhol, Amerikan yaşam tarzına ayna tutmuş, kitle kültürünün çeşitli cephelerini ifadesiz bir mesafelilik içinde yansıtmıştır. Sıradan eylemler ya da görüntülerden oluşan bir dizi film de çeken, ayrıca müzik grubu Velvet Underground’un menajerliğini üstlenen Warhol’un New York’taki Fabrika adlı atölyesi, avangard sanat çevresinin uğrak yeri olmuştur. Gösteri dünyasının ilgisini çeken yaşam tarzıyla Amerika’nın sansasyonel sanatçılarından biri haline gelen Andy Warhol, 1968 yılında atölyesinin müdavimlerinden Valerie Solanas’ın silahlı saldırısına uğramıştır. Warhol’dan kalan 100 milyon dolarlık servetle kurulan Andy Warhol Vakfı, bugün pek çok çağdaş sanat etkinliğini desteklemektedir.
II. Dünya Savaşı sonrası Batı sanat ortamına "Soyut Dışavurumculuk" akımının egemen olduğu bilinmektedir. O yıllarda galeri duvarlarını dolduran, içgüdüsel hareketlerle oluşmuş boya akıtmaları ve hızla çizilmiş imgelerle yüklü soyut dışavurumcu yapıtlar, akımın ustalarınca bilinçaltını ortaya çıkaran ve özgürleştiren örnekler olarak tanıtılmıştır.
1950'den sonra Londra sanat okullarında yeni bir akım dikkat çekmeye başlar. İnsanın özel durumlarıyla ilgili konuları, dış dünya bağlamında yorumlayan Francis Bacon'un yapıtlarının genç sanatçıları etkilediği görülmektedir. Sanatta günlük yaşama yeniden dönüş isteğinin bu sanatçıları çok yakından ilgilendirdiği izlenmektedir. TV, reklam, çizgi film, sinema v.b. iletişim araçlarının çağdaş gerçekliğinin bilincine varan genç ressamlar, eğer istedikleri gerçekten yaşamın içine dalmaksa, ifade aracı olarak kitle iletişiminde kullanılan klişeleri ve imgeleri kullanmaları gerektiğine karar vermişlerdir.İngiltere'de başlayan bu yeni süreç Amerika'da Andy Warhol'un öncülüğünü yaptığı bir akımın yani Pop Art'ın doğmasını sağlar.Warhol sanatsal yaratı ile maddesel üretimi birbirinden ayırmış olur ki, onun bu tavrı kavramsal sanat düşüncesinin habercisi olarak değerlendirilebilir.Sanatçının sanat hayatı pek değişik dönemi barındırır.
1919'dan sonra Reklam Grafikleri:
Eğitimini tamamladıktan sonra 1949'da New York'a taşındı ve burada kitap resimleyerek ve reklam grafikerliği yaparak hayatını kazandı. Her zaman eprimiş giysilerle dolaşan, çekingen genç adam, aradan çok geçmeden lüks mağazalardan ve dergilerden sipariş almaya başladı. 1956'da Personality (önemli kişi) ayakkabılarını gerçekleştirdi. Bunlar, dekorları, aralarında Elvis Presley ve Mae West gibi kimselerin de bulunduğu, ünlü kişilerin karakteristik niteliklerini taşıyan ayakkabılardan oluşan, obje kolajlarıydı. Warhol bir reklam grafikçisi olarak başarıya ulaşmakla yetinmeyip sanatçı olarak da takdir edilmek istiyordu. Sanatçı deyince sırf karizmasıyla sıradan (banal) nesneleri sanata çevirebilen bir kişiyi anlatıyordu. 50'li yılların sonunda/60'ların başında pek çok sanatçının yaptığı gibi, Warhol da sanatı için gerekli malzemeyi kitle basınından alıp gazete kupürleriyle çizgi filmlerine dayanan bir dizi resme imza attı.
1962 İlk Dizileri:
Warhol 1962'den sonra tamamen gazete ilanlarına ilişkin çalışmalara yoğunlaştı. Ömür boyu dış görünüşünden memnun olmayan Warhol'un gözü, önceleri güzellik ürünleri reklamlarına takıldı. Arkadaşlarından biri sanatçı olarak başarıyı yakalayamamış olan Warhol'a kâğıt para resimleri yapması için takılınca Warhol üstünde dolarlar olan ilk resimlerini gerçekleştirdi. Aynı zamanda yeşil indirim kuponlu, uçak posta pullu yapıtlarla ilk Campbel çorba kutularını üretti. Herkesin bildiği eşyaları resmetmeyi, Warhol, resimlere geleneksel anlamda sanatçının kişisel damgasını basmasına gerek duymayan bir araç olarak görüyordu. 1962'de gerçekleştirdiği Disaster (Felaket) serisiyle ilk kez foto-mekanik yolla üretilen elek baskılarla çalıştı. Diğerlerinin yanında otomobil kazaları, intihar olaylarını ve yangın gibi felaketleri gösteren gazete fotoğraflarını boyadı. Düşüncelerin dönüp dolaşıp tekrar böylesine vahşice olaylara geri döndüklerini vurgulamak ve çoğunlukla tanınmamış kurbanların, ölümleriyle ulaştıkları kısa ömürlü ünlerinin altını çizebilmek için, Warhol resimlerini arka arkaya yineliyordu. Star ikonları dizisi de elek baskı (serigrafi) yöntemiyle gerçekleştirildi. Warhol burada da elindeki fotoğrafları boyayıp renkli bir fonun önüne yerleştirdi. En ünlü dizisi Marilyn serisi oldu.
1963'ten Sonra:
1962'de New York Stable Gallery tarafından düzenlenen Warhol sergisi sansasyonel bir başarı kaydetti. Artık hep gümüş rengi bir perukla dolaşan Warhol, bundan bir yıl sonra yeni bir atölyeye taşındı. Tamamen alüminyum ile kaplanan Factory pek çok sanatçıyı çeken bir mekân haline geldi. Warhol burada, kendi tasavvurlarına uygun olarak elekbastılar üreten çok sayıda asistana iş verdi (aralarında Çiçek dizisi, 1964; İnekli Duvar Kağıtları 1966 bulunmaktadır). Warhol, bu Factory’de kendisi için giderek daha çok önem kazanan bir medyum haline gelen çok sayıda film çevirdi. Kendisi tarafından sahnelenen tiyatrovari Happenings (Gösteriler) ve aralarında ilk albümleri için üstü muzlu bir kapak yaptığı Velvet Underground adlı Rock Grubu ile birlikte yaptığı multimedyatik gösterileri, geniş çapta ünlenmesini sağladılar. Tartışmasız Pop-art'ın süperstarı olan Warhol'un kariyeri, 1968 yılında kendisine ateş eden bir kadının kurşunlarıyla ağır yaralanınca, aniden kesintiye uğradı.
70'li Yıllar Sipariş Üzerine Yaptığı Porteler:
Warhol şifa bulduktan kısa bir süre sonra Trash adlı filminin 1969'da prömiyeri kutlandı. Aynı yıl içinde kurucuları arasında-bulunduğu İnterviev adlı derginin ilk sayısı çıktı. 1972'de gerçekleştirdiği Mao portreleriyle büyük bir sansasyon yarattı. Bu resim dizisine Çin Komünist Partisi bakanının "Mao İncili"ndeki fotoğrafını örnek olarak kullandı. Kendi portresini Warhol'a bizzat yaptırmak bir statü sembolü olarak kabul edildiğinden, sanatçı 70'li yıllarda düzinelerle portreyi sipariş üzerine yaptı. Aralarında Monako prensesi Caroline, Michael Jackson, Mick Jagger ve İran şahı da olmak üzere, portresini yaptığı kimselerin istedikleri örneği bizzat seçmelerine izin vererek, bunları sadece renklendirdi.
70'li yılların ikinci yarısında Warhol giderek daha cesur renk deneylerine girişti (Kafa Serisi) ve değişik teknik ve mazemelerle çalıştı (örneğin Oksidasyon resimleri). 80'li yılların başında Retrospectives ve Reversals (Geriye Dönük ve Tersine Çevirme) Dizilerinin büyük boyutlu tabloları üzerinde çalışmaya başladı. Warhol'un en son büyük çalışması 1986'da gerçekleştirdiği ve üst üste sürdüğü örtücü boyalarla gerçekleştirdiği Camouflage adlı portre ve otoportreleridir.
Warhol'un eserleri Berthold Brecht'in "Yabancılaşma Efekti"ni tanımlayan bir mantığın izini taşıyordu. Fotoğrafın ipek baskı tekniği ile reprodüksiyonunu yaparken figürü renk ve gölge ile başkalaştırıyordu. Kişi tanınıyor fakat kendi gerçek görüntüsüne yabancılaşıyordu. Belki de yarı ironik tarzda yorumlanıyordu.
Andy Warhol sanatını hiçbir zaman sosyal kritik olarak algılamadı, kendi objelerini de, kendisini de savunmadı. 1960'lı yılların başında Manhattan sanat sahnesinde Pop resminin moda olduğu dönemde Warhol'un eserleri, kendisinin modernist inceliğe ya da açıklık idealine dayanmayan tek sanatçı olduğu ayrıcalığını vurguluyordu. Onun konserve kutuları, film yıldızları ve dolar banknotları estetik tradisyonla uzlaşmayı reddediyordu. Diğer sanatçılar gibi his ve idealin yönetmediği sanatı ile hissizlik ve anlamsızlığı sergileyen bir üslupla belki de son on yılın kuramsallığına karşı ölçülü bir ilgisizliği yansıtmak istiyordu.
Andy Warhol beklenmedik bir anda, 22 Şubat 1987'de New York'da geçirdiği başarısız bir safra kesesi ameliyatı sonucunda öldü. Cenazesi Pittsburg'da aile mezarlığında annesi ve babasının yanına gömüldü. Bugün, bu ünlü Pop Art fenomeninin eserleri 1994'de "Pittsburgh"da açılan Andy Warhol Müzesi'nde yer alıyor. Çağdaş Amerikan resminin en ünlü sanatçısı Andy Warhol, kendisiyle yapılan bir söyleşide şöyle der: "Hiç bir zaman ressam olmak istemedim. En büyük düşüm çok ünlü bir step dansçısı olmaktı..."
Kaynakça:
-Antmen,Ahu,20.yy Batı Sanatı Akımları
-Germaner,Semra,1960 Sonrası Sanat
-Kuspit,Donald,Sanatın Sonu
-Foster,Hal,Gerçeğin Geri Dönüşü

Seda Kirişçioğlu

No comments:

Post a Comment