( 3.Ahmed Yemiş Odası )
18 ve 19. Yüzyıllar Osmanlı’nın bir dünya devleti olarak eski önemini yitirdiği Batının Siyaset, askeri ve teknik alandaki üstünlüğünü kabul ettiği bir dönem olmuştur.18 ve 19.yüzyılda yaşanan bazı siyasi olaylar, Osmanlı Devleti’ni Avrupalılarla ticaret antlaşmaları yapmaya zorunlu kılmış ve onların politikalarına bağımlı hale getirmiştir. Batılılaşma dönemi olarak adlandırılan 18. Ve 19. Yüzyıllar , Osmanlı sanatında da önemli değişimlerin yaşandığı ve geleneksel sanatların yeni anlatım biçimleriyle zenginleştiği önemli bir dönüm noktasıdır.Sanatın Saray himayesinde olduğu göze alınırsa, bu yüzyıllar içinde hüküm süren 3. Selim’den Abdülaziz’e kadar, Batıya dönük padişahlar zamanında bütün alanlarda batılı biçimler ithal edilmeye başlanır.Lale devrinde yurtdışından getirilen mobilya ve saatlerin üzerindeki manzara tasvirleri , kase ve vazolardaki çiçek resimleri Batılılaşma dönemi mimarisindeki resimsel bezemelerde sıkça işlenen temalar olacaktı.Lale devrinde 3.Ahmed odasının mimari dekorasyonunda bu tür bezemeler yer alır.Bu gelişme Osmanlı Mimarisinin geleneksel dekorasyonu olan çinilerin yerini resimsel anlatımlara bırakması anlamına gelir.
Topkapı Sarayı’nda resme yakın bezemeler
Türk sanatının mimari ve dekorasyon alnındaki gelişme çizgisini en iyi yansıtan örnek Topkapı Sarayı’dır. Değişik zamanlarda yapılan ve Klasik, Rokoko, Ampir, Barok gibi farklı yaklaşımların izlerini taşıyan saray yapılarında bu gelişmeyi kolayca izleyebiliriz. Araştırmacılar, Topkapı Sarayı’ndaki duvar resimlerinin en erken örneklerini 1.Abdülhamit dönemine ( 1774-1789 ) tarihlendirirler.Bu dönemde yapılan duvar resimleri iki ayrı grupta toplanabilir: tavan eteklerini bir sıra halinde dolaşan manzara şeritleri ve duvar yüzeylerinin üst bölümlerini kaplayan resimli panolar.25 cm enindeki manzara şeritleri, odanın duvarlarını tavana birleştiren içbükey geçişleri kesintisiz bir kuşak halinde dolanır.Bu şeritlerde, sularla bölünmüş kara parçaları üzerinde yükselen mimari yapılar, bu yapılarla boy ölçüşen hatta zaman zaman onları aşan ağaçlar, denizde yüzen insansız kayıklar, yelkenliler ve uzaklardan görülen adalar naif bir duyarlılıkla işlenmiştir.Valide Sultan’ın yatak odasından geçilen, iki bölümlü namaz ve dua odasının tavan eteğini saran Boğaziçi görüntüleri, saraydaki dar manzara şeritlerinin en güzel örnekleridir: kiremit rengi pencereleriyle beyaz köşkler, büyük yeşil lekeler oluşturan ağaçlar ve denizde süzülen yelkenliler odanın dekorasyonuna hiç beklenmedik bir esinti getirir.Gözdeler Dairesinin üst katında, kemer aralarına yerleştirilmiş resimli panolardaysa, bahçesindeki gösterişli çiçekleri ve fıskiyeli havuzuyla Boğaziçi kasırları, toplarını ateşleyerek kasırların önünden geçen kadırgalar ve kitabeleri okunabilen çeşmeler görülür.Bu kitabeler, resimlerin 2. Abdülhamit döneminde yapıldığını da belgeler.Harem Dairesi ile Valide Sultan oturma odasının duvar resimleri de aynı döneme aittir.Sultan 3.Selim döneminde ( 1789 – 1807 ) saraydaki duvar resimleri hem sayıca artmış, hem de bir önceki dönemin örneklerine göre biraz daha yetkinleşmiştir.Resimleri çevreleyen altın yaldızlı barok çerçeveler de bu dönemin getirdiği bir yeniliktir.Namaz ve meşk odası, Valide Sultan sofasının merdivenleri, üst katındaki nişler ve duvar yüzeyleri, Valide Sultan odası, Kadın efendi odası ve cariyeler taşlığı hep bu dönemde resimlenmiştir.2.Mahmud döneminin ( 1808-1839 ) duvar resimlerine getirdiği en büyük yenilikse manzara resimlerinin yerini mimari tasvirlerin almasıdır.Topkapı Sarayı’nın dekorasyonunda yeni bir üslup olarak ortaya çıkan duvar resimleri padişahların 19.yüzyılda yaptırdıkları Dolmabahçe ve Beylerbeyi Saraylarıyla köşklerde de uygulanacak, buradan Anadolu’daki ayan konaklarına hatta camilere kadar yayılacaktır.
Urla Kapan Camii şadırvan kubbesi
Manisa Carullah Camii
Aydın Cihanoğlu Camii
Yozgat Nizamoğlu Konağı
Merzifonlu Karamustafa Paşa Camii
Ayan konakları ve camiler
Başkent dışındaki bölgelerin '' ayan '' veya '' vücıh-ı memleket '' adıyla anılan ileri gelenleri, Osmanlı tarihinin her döneminde birer güç odağı olmuştur.Bunlar bir anlamda, merkezi otorite karşısında halkın temsilcileridir.Ayanı halk seçer ve bu seçim fermanla onaylanırdı.18.yüzyıldan sonra merkezi otorite zayıfladıkça, ayan giderek güçlendi, ve artık fermana gerek kalmadan babadan oğula geçmeye başladı.Özellikle 3.Selim döneminde devlet yönetiminde söz sahibi olan ayan, başkentin sanat akımlarının taşraya taşınmasında önemli rol oynamıştır.Her biri kendi bölgesini, güç ve saygınlık göstergesi olan mimari yapılarla donatöış, sultanalrın saray ve kasırlarındaki yeni bezeme anlayışının en zengin örneklerini bu yapılara işlemiştir.Camilere varıncaya kadar her tür yapıya uygulanan duvar resimlerinin en zengin örnekleri, âyanlık kurumunun daha güçlü olduğu Batı Anadolu'da görülür.Manisa'nın Akhisar İlçesi'ndeki Zeytinliova, bütün bu bölgenin en güçlü âyanlığı olan Karaosmanoğulları'nın yönetim merkezidir ve çok sayıda han, hamam, cami, konak, çeşme ve sebille donatılmıştır.Özellikle Karaosmanoğulları'nın kışlık ve yazlık konakları, renkli alçıdan yapılmış kabartma çiçekli tavan bezemeleriyle dikkat çeker.Konakların avlularındaki mermer çeşmeler de İstanbul tasvirleriyle süslüdür.1747'de yapılan Karaosmanoğluhacımustafa camii'nin tavan eteklerinde, rozetler içine yerleştirilmiş natürmortlar ve mimari tasvirler dönüşümlü olarak yer alır.Hatta, mihrabın iki yanındaki dolaplı saatlerin kadarnaları ve sarkaçları bile resimlerle bezenmiştir.Gene de bölgenin en zengin resimli bezemeleri Soma'daki Hızırbey Camii'nde ( 1791-1792 ) karşımıza çıkar.Son cemaat yerinin giriş kapısı Mekke ve Medine resimleriyle çevrelenmiş, mihrabiyelere selatin camileri işlenmiş, iç mekanın çift katlı mahfil etekleri yoğun biçimde resimlerle kaplanmıştır.Camilerde yer alan resme yakın bezmelerde, çoğu zaman caminin kendi görüntüsünün iç mekanda resmedildiğini görürüz.Manisa'nın Kırkağaç ilçesindeki Çiftehanlar Camii ( 1864-1865 ) bu geleneği yansıtan örneklerden biridir.Bu örnekte insan figürü olmadığı için kendi kendine ateşlenen toplarla bir savaş sahnesinin de yer aldığı zengin duvar resimleriyle ve kubbe içindeki alçı kabartmalarıyla yoğun bir bezeme anlayışına ulaşılmıştır.İzmir'in Urla ilçesindeki Kapan Camii'nin şadırvanıysa kubbeyi tamamen kaplayan resimler, mimari tasvirler ve doğa manzaralarıyla dikkati çeker
Kalkandelen ( Tetova - Tetovo ) Alaca Camii
Kalkandelen ( Tetova - Tetovo ) Alaca Camii
Kalkandelen ( Tetova - Tetovo ) Alaca Camii
Balkanlardan Özel bir Örnek ; Kalkandelen ( Tetova ) Alaca Camii
Makedonya`nın Kalkandelen şehrindeki yer alan Alaca Camii, iç ve dış süslemeleri nedeni ile özel bir örnek olarak kabul edilir. 15`inci yüzyılda inşa edilen cami, 17`nci yüzyıl sonlarında Kalkandelen`de meydana gelen yangında büyük hasar görmesi üzerine ve 1833 yılında mutasarrıf Abdürrahim Paşa tarafından onarılmıştır. . Caminin dış cepheleri dörtgen şeklinde renkli kalem işleriyle süslü olan caminin İç dekorasyonda ise benzerine rastlanmayan, Osmanlı döneminin şehirleri ile Mekke manzaraları yer alıyor, bir rivayete göre Debreli iki usta tarafından bezenen camiinin, motiflerinde şehir ve manzara tasvirleri barok-rokoko süslemeler,hat ve bitkisel motifler yer alır.
Bibliyografya
Çağlar Boyunca Türkiye Sanatının Anahatları - Doğan Kuban
Osmanlı Minyatür Sanatı - Banu Mahir
Thema Larousse 6
No comments:
Post a Comment